-- Adversting 9 REKLAM ALANI --

-- Adversting 10 --

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay'dan yargı reformuyla ilgili açıklama

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Yargı yetkisinin kullanımı, ancak ve ancak yargıya aittir. Yargı, hiçbir kişi, kurum veya merciden emir, talimat, tavsiye ya da telkin almaz ve böyle bir şey de asla yoktur." dedi.

2020-12-08

AA

Oktay, TBMM Genel Kurulu'nda, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmelerin ardından, hükümet adına soru, görüş ve eleştiriler üzerine yaptığı konuşmada, adalet hizmetlerinde altyapı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yargıda dijitalleşme ve dinamik mevzuat değişiklikleri gibi alanlarda önemli reformlara imza attıklarını söyledi.


Geçtiğimiz süreçte anayasa ve başta temel yasalar olmak üzere gerçekleştirilen değişikliklerle birçok yeniliğin kazandırıldığını belirten Oktay, kişisel verilerin korunması, çocuk haklarının anayasal koruma altına alınması, sendikal özgürlüklerin geliştirilmesi, kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkının getirilmesi, bilgi edinme ve bireysel başvuru hakkı gibi sosyal ve demokratik haklara odaklı yeniliklerin anayasal bir zeminde hayata geçirildiğini bildirdi.

"Yeni mevzuat çalışmalarıyla altyapı yatırımlarıyla kurumların yapısal ve teknolojik dönüşümüyle artan yargı mensubu ve personel sayısıyla sürekli eğitim perspektifiyle ve güçlenen mahkemeler teşkilatıyla büyük bir dönüşümü gerçekleştiriyoruz ve halen de bu sürecin içinden geçiyoruz." diyen Oktay, hakim, savcı ve personel sayısını yüzde 177 oranında artırarak yargıda insan kaynağı kapasitesini güçlendirdiklerini kaydetti.

Oktay, mahkeme sayısını adli yargıda yüzde 83, idari yargıda yüzde 38 artırarak mahkemelerle ilgili teşkilatı yaygınlaştırdıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:

"Burada altını çizerek belirtmek isterim; yargı yetkisinin kullanımı ancak ve ancak yargıya aittir. Yargı, hiçbir kişi, kurum veya merciden emir, talimat, tavsiye ya da telkin almaz ve böyle bir şey de asla yoktur. Yargının kurumsal varlığı hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünü gerçekleştirmenin, korumanın da güvencesidir; böyle olmaya da devam edecektir."

Uyuşmazlıkların arabuluculuk ve uzlaştırma yollarıyla mahkeme süreci öncesinde kısa sürede ve daha az masrafla dostane yöntemle çözülmesini sağladıklarını dile getiren Oktay, 1 Ocak 2019'da yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu değişikliğiyle bazı ticari uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını dava şartı yaptıklarını söyledi.

- "Yüzde 54'ü hızlı şekilde çözüme kavuştu"

Oktay, bu kapsamda arabulucuya giden dosyaların yüzde 54'ünün hızlı şekilde çözüme kavuştuğunu bildirdi.

İddianamenin iadesi veya kabulü, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve uzlaşma gibi yeni hukuk müesseselerini getirerek iş yükünün azalmasını ve vatandaşların hukuki güvencesinin güçlendirilmesini sağladıklarını vurgulayan Oktay, bu yıl içinde yargıda mağdur odaklı uygulamaların geliştirilmesi için Mağdur Hakları Daire Başkanlığını müstakil bir birim olarak yeniden yapılandırdıklarını bildirdi.

Oktay, adli süreçlerde kadın ve çocukların örselenmeden ifade ve beyanlarının alınabilmesini sağlamak için özel Adli Görüşme Odaları kurduklarını da dile getirerek, vatandaşların hukuki güvenliği için büyük önem taşıyan ve gelenekselleşmiş uygulamalarla bugüne kadar gelen noterlik işlemlerini kolaylaştırdıklarını kaydetti.

"Yargı Reformu Stratejisi'nde vizyonumuzu 'güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi' olarak belirlemiştik, bu doğrultuda ihtiyaçlara göre gerekli reformları gerçekleştirmeye devam ediyoruz." diyen Oktay, Mecliste kabul edilen birinci reform paketiyle hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesine yönelik birçok düzenlemenin 24 Ekim'de hayata geçtiğini anımsattı.

İkinci düzenlemenin 15 Nisan 2020'de, üçüncü düzenlemenin de 28 Temmuz 2020'de yürürlüğe girdiğini aktaran Oktay, şunları söyledi:

"Tüm bu değişikliklerle amacımız adalet reformunda yol haritamız olan Yargı Reformu Strateji Belgesindeki hedeflerin birer birer hayata geçirilmesidir. Bu kapsamda Yargı Reformu Stratejisi İzleme ve Değerlendirme Kurulu oluşturduk ve bu kurulla uygulamayı izleyip aksamalara çözüm getireceğiz.

İnsan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistemin tesisi ve muhafazası her zaman temel hedefimiz olmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümetlerimizin reform çizgisinin temel motivasyonu hukukun üstünlüğü anlayışıdır. Halihazırda Adalet Bakanlığımız İnsan Hakları Eylem Planı üzerindeki çalışmalarını sürdürmektedir. Geniş bir istişare sürecinden sonra insan hakları konusunda yol haritamız olacak Eylem Planı'nın Taslağı oluşturulmuştur. Buna ilave olarak, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası başta olmak üzere ekonomik hayatın tüm paydaşları ile bir araya gelinmekte ve İnsan Hakları Eylem Planı Taslağı ve mevzuat ihtiyaçları gözden geçirilmektedir. Bu çerçevede yatırım ortamı, mülkiyet hakkı, sözleşme serbestisi gibi konularda adalet sistemine ilişkin yeni politikalar belirlenecektir."

Toplumun tüm kesimlerinin yaklaşımlarının dikkate alındığı yeni bir reform sürecini başlattıklarını aktaran Oktay, "Önümüzdeki aylarda hukuk devleti ilkesini güçlendirme, öngörülebilir kolay erişilebilen hızlı ve etkin işleyen yargı sistemi yönünde yeni adımlar atacağız. Milletimizin beklentilerine ve ihtiyaçlarına cevap verecek düzenlemeleri titiz bir çalışmanın ardından birer birer hayata geçirmekte kararlıyız." dedi.

"Kadın katillerini, kadına ve çocuğa karşı suç işleyenleri dışarı bıraktınız, sizin yargı reformunuz budur" diyerek asimilasyondan, Kürt düşmanı politikalardan, insani güvenlikten bahsedildiğini dile getiren Oktay, Kürtçe konuşmanın dahi yasak olduğu günlerden, Kürtçe'nin okullarda öğretildiği, Kürdoloji bölümlerinin açıldığı günlere gelindiğini söyledi.

Oktay, Türkiye'de faaliyet gösteren tüm yayın organlarının bugün Kürtçe yayın yapma hakkı bulunduğunu belirterek, TRT'nin de Kürtçe yayın yapan basın organlarından birisi olduğunu kaydetti.

"Temel hak ve hürriyetler anlamında Kürt kökenli vatandaşlarımız için önemli adımlar atıldığı bir gerçektir." diyen Oktay, şunları söyledi:

"Mahkemelerde başka dilde savunma hakkının kapsamı genişletildi ve seçimlerde Türkçe'den başka dillerde propaganda yapmayı engelleyen hükümler kaldırıldı. Bugün 83 milyon vatandaşımız hayatın her alanında dili, dini ya da etnik kökeni sebebiyle ayrımcılığa uğramadan yaşamını sürdürebilmektedir.

Kadın katillerine, kadına ve çocuğa karşı suç işleyenlere, istismarda bulunanlara gelince, sizler bunları iyi tanırsınız. Dağa kaçırılan çocuğuna kavuşmak isteyen Diyarbakır annesini evinde diri diri yakmak isteyenleri sizler iyi tanırsınız. Mağdur olan bu kadınlarımızı, çocuklarımızı size veya hiç kimseye kurban etmeyeceğiz. İnsani güvenlik mi dediniz? Sonuna kadar insanlarımızın güvenliğini ve haklarını koruyacağız. Hangi etnik kökenden, hangi inançtan olursa olsun."

Demokrasinin de insanlığın da en büyük düşmanının terör olduğunu dile getiren Oktay, "Terörle katillerle mücadelemizi Kürtlerle mücadele gibi yansıtmak tek kelimeyle art niyetliliktir, insafsızlıktır. Tüm Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi gibi konuşmanız gerçeği çarpıtmaktır ve asla doğru değildir." ifadelerini kullandı. Oktay, şunları kaydetti:

"PKK'nın Suriye'deki kolu PYD/YPG'nin temsilcisi gibi konuşmak, İmralı'nın sözcüsü gibi konuşmakla Kürt vatandaşlarımızın, Kürt kardeşlerimizin adına konuştuklarını iddia edenler, onların temsilcisi değildir. Kürt vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin temsilcisi biziz, hep birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir, Türkiye Cumhuriyeti Devletidir, Türkiye Cumhuriyeti hükümetidir. Suriye'de de Irak'ta da Kürt kardeşlerimizle omuz omuza teröre karşı mücadele eden biziz."

DEAŞ'la sahada göğüs göğse çarpışan, mücadele eden tek ülkenin de Türkiye olduğunu dile getiren Oktay, "Yaradan'dan ötürü severiz insanı biz, insan olduğu için severiz. Ülkemizle milletimizle coğrafyamızla değerlerimizle barışık olmak kadar güzel bir şey yok. Bu duyguyu hep birlikte tadalım." ifadesini kullandı.

- "Büyümeyi teşvik edecek politikalarımıza hız kazandırıyoruz"

Oktay, sanayide "Milli teknoloji, güçlü sanayi" vizyonuyla katma değerli üretim ile büyümeyi teşvik edecek politikalara hız kazandırdıklarını belirterek, Türkiye'nin otomobilinin 2022'nin son çeyreğinde seri üretim bandından ineceğini ifade etti.

"Bu proje, bir araba üretmekten çok daha geniş bir bakış açısına sahip olması nedeniyle büyük önem arz ediyor." diyen Oktay, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı ile yerlileşme çalışmalarına hız verildiğini, uçtan uca destek mekanizmasını geliştirerek yüksek teknolojili ürünlerin ülkede üretilebilmesini desteklediklerini vurguladı.

Oktay, yerli otomobilin elektrik ve elektronik sektörlerinin lokomotifi haline gelecek yüksek teknolojinin geliştirilmesini sağlayacak bir proje olduğunu dile getirerek, bu projenin uçan araçların dünyada konuşulduğu ortamda Türkiye'yi lider ülke konumuna getirecek, bu alandaki altyapıyı oluşturacak bir proje olduğunu ifade etti.

Bölgesel Kalkınma Fonu, Teknoloji ve İnovasyon Fonu ile Bilişim Vadisi Girişim Sermayesi Fonunu kurarak Türkiye'nin sanayi ve teknoloji alanındaki yatırımları ihtiyaç duyduğu finansmanı sağladıklarını aktaran Oktay, AB ile yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında 260 milyon avroluk kaynağı projelerin kullanımına sunarak Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak yatırımları desteklediklerini bildirdi. Oktay, şunları söyledi:

"Buna ilaveten, girişimcilerimize sermaye sağlamayı hedefleyen 80 milyon avro bütçeli 'Türkiye Gelecek Fonu'na İlişkin Finansman Anlaşması 19 Haziran 2020'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle bu Girişim Sermayesi Fonu'nu 2021 yılında ülkemizdeki girişimcilerin kullanımına açıyoruz.

2021 yılında, organize sanayi bölgeleri ve sanayi siteleri için kullanacağımız bütçe yüzde 400, TÜBİTAK'ın Ar-Ge bütçesi yüzde 100 artacak. Kalkınmanın itici gücü olan sanayi sektörünün gücüne güç katmak ve rekabeti artırmak için çalışmaya devam edeceğiz."


ETİKET :   Oktay TBMM Bütçe hükümet adalet çocuk sosyal mahkeme yargı reform

Tümü