RENGİMİZ KIRMIZI BEYAZ OLSUN

RENGİMİZ KIRMIZI BEYAZ OLSUN
Bugünlere ne diyeceğiz yakın gelecekte, karantina günleri mi? Yoksa zorunlu olarak eve kapandığımız günler mi?
Evet bu günlerde futbol yok hayatımızda, biliyorsunuz futbol hayatımız olmuşken Coronanın insanlara bulaştığı dönemde liglerin ertelenmesinin ateşli savunucularındandık.
Yapacak hiç bir şey yoktu, görünen köy klavuz istemiyordu.
Emin olun insan sağlığı kişisel zevklerden ve egolardan daha önemli.
Belki bir dönemdir futbolsuz yaşıyoruz ama, bunun adına sabretmek ve daha doğrusu futbolsuzluğa katlanabilmek deniyor.
Zaten salgın hastalıkta her zaman başımıza gelebilen veya sürekli yaşadığımız bir sorun değil.
Böyle global bir sorun insan ömründe bir insanın kaç defa karşısına çıkar ve yaşamsal haklarını kısıtlar.
Bu nasıl adlandıracağımıza karar veremediğimiz sıkıntılı geçen 3 haftalık süreçte Fatih Terim, Abdürrahim Albayrak, Yusuf Günay, corona testlerinin pozitif çıkmasından dolayı hastanede kontrol altına alındılar, klinik tedavilerinin tamamlanmasından sonra tedavilerinin ve kontrollerinin evde devamı şartıyla taburcu edildiler.
Gün birlik beraberlik olma günüdür dediğimiz bu günlerde, özellikle siyasetin ve futbolun birleştirici unsurlar olması gerektiğini belirtmiştik.
Yine de biz ne dersek diyelim ucu açık bir salgınla karşı karşıyayız yarın ne yaşayacağımız meçhul.
2020 Tokyo Olimpiyatları 1 yıl ertelenmiş, Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupa Finalleri belirsiz iken kendini sağlık konusunda otorite sanan bazı vurdumduymazlar, akılları sıra Türkiye Liglerinin Mayısta, oynanmak için hazırlanacağını ve Haziranda liglerin başlayacağını deklare ediyorlar.
Derdiniz ne bu kadar acele demeçler falan neyi amaçlıyorsunuz diye düşünürken birdenbire aklımıza bahis şirketleri yayıncı kuruluş ve buralardan nemalanan zümreler aklımıza geliyor.
Anlaşılıyor ki bazıları hala paranın derdinde insan sağlığı, sporcu sağlığı falan hiç umurlarında değil.
Varsa yoksa para, o yüzden zaten kalan 8 haftayı öyle ya da böyle oynatmak zorundalar ama acele neden?
Bilinen gerçek Avrupa Kupalarında takımların oynayabilmesi için yerel liglerinin tamamlanarak tescil edilmesi gerekiyor, UEFA bu konu da tavizsiz, gerekirse takımları kupa organizasyonlarına almayacak.
Hani arada görüyoruz maskeli maskesiz başkanları basına demeç vererek şu zor dönemde kendilerine avantaj sağlayacak düşüncelerle futbol kamuoyunun kafasını bulandırıp, rant ve çıkar avcılığında bulunuyorlar.
Yapmayın taraftarın gözünde yücelip kolay yoldan başarı kazanacağım derken komik duruma düşüyorsunuz sevgili başkanlar.
Bu dönemde bari şu taraftarlığı renkleri futbolu askıya alın bakın ülkede hergün onlarca insan corona virüsten vefat ediyor siz neyin derdindesiniz.
Birde hiç yakışık almayan şu sosyal medya utanmazları var, Fatih Terim'in testinin pozitif çıkmasına sevinip, klinik tedavisinin biterek hastaneden taburcu olmasına üzülen yaratıklar gibi.
Ya da bunun Fatih Terim tarafından ortaya koyulmuş bir oyun olduğunu savunan zeka özürlü yaratıklar gibi.
Önce bir sıfat bulamadığım için insanın hastalanmasına sevinen, iyileşmesine üzülen, ya da bunun tiyatro olduğunu savunanları bu toplumda ayrı bir yere koymak gerekiyor ki esas bunların acil tedaviye ihtiyaçları var ve onlara sadece yaratık diyebiliyorum.
Şu salgın günleri geçsin ilk olarak bu hastalıklı zümreleri tedavi ettirmek gerekiyor, bir yandan da insan üzülüyor fanatizm insanları nasıl bu hale getiriyor inanın düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Sormak lazım şimdi, Fatih Terim hocalığı boyunca bir gözünüzün önünden geçirin bakalım maç kazanabilmek için hangi tiyatroyu oynamış. Hangi taşın ya da plastik bardağa kafasını ve yahut belini isabet ettirmiş te sonra da orası burası sarılı halde hastahane pozları verip dikiş sayılarının matematiğini yapmış.
Tenezzül etmemiş böyle şeylere,yanlış taçlara auttan gelip atılan gollere, haksız yere çalınan penaltılara, uydurma kartlara, federasyonun verdiği haftalarca süren uydurma ve haksız cezalara sesini çıkarmamış bu hassas günlerde mi tiyatro yapacak.
Ligler ertelensin dediğimizde hocayı yerden yere vuran çok değerli futbol medya kalemşörlerinin o günden bu yana sessizxliğe bürünüp evden çıkamamalarını bile görüyor bu gözler.
Neyse zaten bu tip suçlamaları yapanlar, bunu hakaret boyutuna getirenlerle uğraşmak Türk yargısının işi onlarda gereğini yapıyorlar.
Şimdi bunlar hepimize ders olmalı ve sosyal medya mecrasında bu tip hastalıklı beyinlerin olmasını engellemeliyiz.
Fenerbahçe, Beşiktaş,Trabzonspor ve ya Galatasaray ya da herhangi bir amatör takım dahi olsa bunların futbolcusundan yöneticisine teknik kadro hatta çaycısına kadar herhangi birinin başına gelebilecek her hangi bir olumsuzluk ayrım yapmadan hepimizi üzer.
İnsan olmanın ve olabilmenin gereğidir bu.
Tekrar etmek gerekirse bırakın arkadaşlar şu takımı bu takımı laciverti sarıyı kırmızıyı siyahı bordoyu koyun bir kenara, tek renginiz bu günlerde kırmızı ve beyaz olsun.
KALIN SAĞLICAKLA
MELİH ALPAN